3 Aralık 2016 Cumartesi

Bursa-Rize Yolculuğu- Zilkale ve Palovit Şelalesi

Pokut Yaylası'ndan sonra ki durağımız ise görkemli duruşuyla Zilkale, Bizans döneminde yapılan sonrasında ise Osmanlı yönetimine geçen, sarp kayalıklar üzerine kurulu çetin bir kale. Tepe noktalarına çıktığınızda yemyeşil bir vadinin en güzel mevkiine yapılmış olduğunu göreceksiniz. Yükseklere çıkmanın ve kendini sert esen rüzgara bırakmanın keyfi paha biçilemez. Görkemi ile insanları içine çeken bir yapıya sahip, içide bir o kadar heyecan verici.
Doğası tüm Rize'de olduğu gibi yeşilin binbir tonuna sahip. 


Kaleye giriş 2.5 TL, kalenin etrafında da hediyelik eşya satanlar ve bir cafe&restoran mevcut, biz kafelere girmedik fakat dileyenler vadiyi seyretmenin tadını oradan da çıkartabilirler. Zilkale ayrıca Palovit Şelalesinin yolu üzerinde, Kaleyi geçtikten sonra 5-6 dakika sürüyor şelaleye varmanız.


Mevsiminden midir bilmiyorum, hırçın akıyordu Karadeniz'in şelalesi. Yukarıda olmamıza rağmen  yere düşen su tanecikleri bizi ıslatmaya devam etti. Şelaleye gidiş daha önce görmediğim bir şekilde yapılmış. Asma bir köprü şelalenin tam üstüne sağlam bir şekilde kurulmuş. İlk bakışta köprü korkuttu fakat sağlam yapmışlar köprüyü :). 

Zilkaleye ve Palovit'e gitmek için yine aracınızın olması şart fakat yollar kötü değil. Yazımı bitirmeden önce buraya Karmate - Nayino'yu bırakıyorum. Bir sonra ki yazımda muhteşem bir doğa güzelliği olan Artvin/Borçka-Karagöl'ü yazacağım. Görüşmek üzere.

2 Aralık 2016 Cuma

Bursa-Rize Yolculuğu- Pokut Yaylası

Bugünkü yazımda da sizlere Rize yolculuğumu anlatmaya devam edeceğim. Gitmesi bir hayli zor, yaklaşık 2000 mt yüksekliğe kadar çıktığımız, çıkarken mideyi yolda bıraktığımız, araçta giderken kask takılmasını gerektiren, toprak ve taş dolu yola sahip Pokut Yaylası. Belki de bu denli zorlu bir gidiş yoluna sahip olduğu için kendisini muhafaza edebilmiş, tüm doğallığını koruyan muhteşem bir yapıya sahip.

                 
Yaylaya gidebilmek için özel aracınızın olması şart, Ardeşen'in merkezinden Ayder Yaylasına giden minibüsler gibi Pokut Yaylasına giden minibüs henüz yok. Zaten olmasında. Rehberinizi bizim gibi iyi seçerseniz eğer, O, sizler için tüm kolaylıkları yapacaktır eminim ki. Pokut Yaylası yolunda "Kendini Koruyan Mahalle" adında ilginç bir yer ve ilginç bir hikaye ile karşılaştık. Rehberimiz Muhammet Şeremet'in aktarımına göre tek kişilik nüfusa sahip bir mahalle burası, mahalleye gidebilmenin iki yolu var, biri mahallede yaşayan abimizin yapmış olduğu teleferik, diğeri ise ormandan yürümek. Tercih sizin :)). Karşıya geçebilmek için öncelikle tabelada yer alan numarayı aramanız gerekmekte, geçtiğinizde ise sizleri tek kişilik dev kadrosuyla bir pansiyon ve yemek yiyebileceğiniz bir mekan karşılıyor.


                 
Pokut Yaylasına gidiş-dönüş yolu zor fakat yaylaya vardığınız zaman, ne yolun etkisi kalıyor ne de diğer tüm dertlerinizin. Beyninize giden fazla temiz havadan, manzaranın güzelliğinden, bir derin nefes alıp her şeyi unutup gidiyorsunuz. Yaylaya vardığımızda yağmurlu ve sisli bir hava karşıladı bizi. Hem üşüyorsunuz hem de ıslanıyorsunuz, kalın giyinmez iseniz hastalığa davetiye çıkarmış olursunuz. Yaylada Pokut Konuk Evi'ne girdiğimizde içeride cayır cayır yanan soba üç buçuk dakika da kemiklerimizi ısıttı. Yediğimiz muhlama ve yaprak sarmaları ise ayrı bir güzelliğe, tada sahipti. Hayatımda ilk defa muhlamayı orada yedim ve bitiremezsin denilen tabağı bitirdim. Yemeklerden çok fazla bahsedip de karnınızı acıktırmak istemiyorum. Doğallık ve lezzet abideleri oradaki yemekler.

                 
Eğer Rize'ye yolunuz düşerse ve bu ilk gidişiniz ise, bizim yaptığımız gibi yanınızda tecrübeli bir rehber olmasında çok büyük fayda var. Nerede ne yenir, nereler gezilir, yaylaların hikayelerini ve özellikle de hangi yollardan gidiliri en iyi bilenler onlar. Rehberimiz, yolculukta ki kurtarıcımız Muhammet Şeremet, Rize'yi ve çevre illeri en iyi bilenlerden, daha sonralarda yazacağım Artvin yolculuğumuzda da bizleri yine harika yerlere götürüp, harika yemekler yedirdi.

                 
Pokut yolculuğumuzun dönüşünde ise Zilkale ve Palovit Şelalesine gittik. Oralardan da bir sonraki yazımda bahsedeceğim. Blog'da yer alan tüm fotoğraflar ve videolar tamamen şahsıma aittir. Ayrıca diğer bir fotoğrafçılık sayfam olan 35mm Fotoğrafçılığı'da takip edebilirsiniz. Bitirmeden önce Kazım Koyuncu'dan Koyverdun Gittun Beni'yi buraya bırakıyorum, görüşmek üzere.


Bursa-Rize Yolculuğu- Rize'ye Varış


İlk yazımda sizlere Rize yolculuğumda ki  anılarımdan, gezip gördüğüm yerlerden, nerede kaldığımdan bahsetmek istiyorum. Tabi bunların hepsini tek yazıya sığdırmak biraz güç ve uzun olur, o yüzden kısım kısım anlatmak çok daha mantıklı olur diye düşünüyorum.


Bursa'dan Rize'ye yolculuk otobüs ile 18-19 saat sürüyor. Evet biraz uzun özellikle yol sevmeyenlere bitmek bilmez bir çile, benim de en uzun yolculuğum bu oldu şimdiye kadar hayatımda. Bir taraflarınız ağarıyor otura otura. Lakin yol akıp gidiyor, Samsun'dan itibaren sahil yolu muhteşem güzelliğiyle sizleri büyülüyor ve uzun yolu unutup gidiyorsunuz. Bir yağmur delisi olarak Türkiye'nin en çok yağmur alan şehrine gitmek beni daha da heyecanlandırıyordu. Acaba ne farkı var, yağmur işte başka nasıl yağabilir ki diye soruyordum kendi kendime. Rize'ye ilk girişimizle birlikte yağmurun başlaması bir oldu. Otobüsten iner inmez de farkın ne olduğunu deneyimlemiş oldum ve baştan aşağı ıslanmam üç buçuk dakika falan sürdü. 

  
Rize'nin muhteşem ilçesi Ardeşen'de Öğretmen Evi'nde konakladım iki gece boyunca ve mükemmel bir manzaraya sahiptim. Aşırı yağmurdan dolayı dereler toprakları alıp götürüyor, deniz kahverengi oluyor ama yağmur ve deniz kokusunun en güzel hallerini kokladım orada. Düşünsenize sabah kalkıyorsunuz ve karşınızda bütün görkemiyle uçsuz bucaksız bir Karadeniz. Yazdıkça özlüyorum yeminle.

Bir sonraki yazımda gitmesi bir hayli çaba isteyen Pokut Yaylası'ndan bahsedeceğim, bitirmeden evvel Şevval Sam'dan Hey Gidi Karadeniz 'i buraya bırakıyorum, görüşmek üzere.