Bugünkü yazımda da sizlere Rize yolculuğumu anlatmaya devam edeceğim. Gitmesi bir hayli zor, yaklaşık 2000 mt yüksekliğe kadar çıktığımız, çıkarken mideyi yolda bıraktığımız, araçta giderken kask takılmasını gerektiren, toprak ve taş dolu yola sahip Pokut Yaylası. Belki de bu denli zorlu bir gidiş yoluna sahip olduğu için kendisini muhafaza edebilmiş, tüm doğallığını koruyan muhteşem bir yapıya sahip.
Yaylaya gidebilmek için özel aracınızın olması şart, Ardeşen'in merkezinden Ayder Yaylasına giden minibüsler gibi Pokut Yaylasına giden minibüs henüz yok. Zaten olmasında. Rehberinizi bizim gibi iyi seçerseniz eğer, O, sizler için tüm kolaylıkları yapacaktır eminim ki. Pokut Yaylası yolunda "Kendini Koruyan Mahalle" adında ilginç bir yer ve ilginç bir hikaye ile karşılaştık. Rehberimiz Muhammet Şeremet'in aktarımına göre tek kişilik nüfusa sahip bir mahalle burası, mahalleye gidebilmenin iki yolu var, biri mahallede yaşayan abimizin yapmış olduğu teleferik, diğeri ise ormandan yürümek. Tercih sizin :)). Karşıya geçebilmek için öncelikle tabelada yer alan numarayı aramanız gerekmekte, geçtiğinizde ise sizleri tek kişilik dev kadrosuyla bir pansiyon ve yemek yiyebileceğiniz bir mekan karşılıyor.
Pokut Yaylasına gidiş-dönüş yolu zor fakat yaylaya vardığınız zaman, ne yolun etkisi kalıyor ne de diğer tüm dertlerinizin. Beyninize giden fazla temiz havadan, manzaranın güzelliğinden, bir derin nefes alıp her şeyi unutup gidiyorsunuz. Yaylaya vardığımızda yağmurlu ve sisli bir hava karşıladı bizi. Hem üşüyorsunuz hem de ıslanıyorsunuz, kalın giyinmez iseniz hastalığa davetiye çıkarmış olursunuz. Yaylada Pokut Konuk Evi'ne girdiğimizde içeride cayır cayır yanan soba üç buçuk dakika da kemiklerimizi ısıttı. Yediğimiz muhlama ve yaprak sarmaları ise ayrı bir güzelliğe, tada sahipti. Hayatımda ilk defa muhlamayı orada yedim ve bitiremezsin denilen tabağı bitirdim. Yemeklerden çok fazla bahsedip de karnınızı acıktırmak istemiyorum. Doğallık ve lezzet abideleri oradaki yemekler.
Eğer Rize'ye yolunuz düşerse ve bu ilk gidişiniz ise, bizim yaptığımız gibi yanınızda tecrübeli bir rehber olmasında çok büyük fayda var. Nerede ne yenir, nereler gezilir, yaylaların hikayelerini ve özellikle de hangi yollardan gidiliri en iyi bilenler onlar. Rehberimiz, yolculukta ki kurtarıcımız Muhammet Şeremet, Rize'yi ve çevre illeri en iyi bilenlerden, daha sonralarda yazacağım Artvin yolculuğumuzda da bizleri yine harika yerlere götürüp, harika yemekler yedirdi.
Pokut yolculuğumuzun dönüşünde ise Zilkale ve Palovit Şelalesine gittik. Oralardan da bir sonraki yazımda bahsedeceğim. Blog'da yer alan tüm fotoğraflar ve videolar tamamen şahsıma aittir. Ayrıca diğer bir fotoğrafçılık sayfam olan 35mm Fotoğrafçılığı'da takip edebilirsiniz. Bitirmeden önce Kazım Koyuncu'dan Koyverdun Gittun Beni'yi buraya bırakıyorum, görüşmek üzere.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder